Macbeth

Çaresi olmayan hiçbir şeyi düşünmeye değmez.

Ölüler ve uyuyanlar resimden farksızdır!

Yalancı yüreklerimizin bildiğini, yalancı yüzlerimiz saklasın!

Ve merhamet, fırtınanın sırtına binen yeni doğmuş çıplak bir bebek gibi ya da gökyüzünün görünmez habercilerinin sırtında dolaşan koruyucu melekler gibi, bu korkunç olayı herkesin gözleri önüne serecektir.

Planladığımız cinayet, tüm olumsuz sonuçları ağına alıp beraberinde götürecekse ve O’nun ölümü bize bu dünyada başarı getirecekse, yapılması gereken en önemli şey bu darbeyi gerçekleştirmektir bir an önce. Gerçekten böyle olacağını bilsek, bu dünyanın sığ zaman kıyısında sürdüğümüz hayatı tercih edip, öbür dünyadaki sonsuz hayatımızı tehlikeye atardık. Ama böyle cinayetler, bu dünyada da cezasız kalmıyor. Bizlerden kanlı dersler alan öğrenciler, dönüp dolaşıp biz öğretmenlerine musallat oluyor. Tarafsız adalet, başkalarına içirdiğimiz zehirli kadehi bu sefer bizim dudaklarımıza sunuyor.

Dediklerine göre, hayatı boyunca hiçbir şey ona bu kadar yakışmamış ölümün yakıştığı kadar. Sanki ölümünün provasını daha önce yapmışçasına, sahip olduğu en değerli şeyden, canından, ucuz bir eşyayı fırlatır gibi vazgeçmiş.

Her iyilikte vardır kötülük, her kötülükte vardır iyilik;

Bizlerden kanlı dersler alan öğrenciler, dönüp dolaşıp biz öğretmenlerine musallat oluyor. Tarafsız adalet, başkalarına içirdiğimiz zehirli kadehi bu sefer bizim dudaklarımıza sunuyor.

“Fair is foul, foul is fair”

“Her iyilikte vardır kötülük, her kötülükte vardır iyilik;