Seninle kurduğum bağ sayesinde, bireysellik değişiminin ışığı altında kendime baktım. İnsanlar, çok çarpıcı, nadir anlar tarafından yönlendirilir. Bunlar, insanı birey yapan, her şeyin üstündeki anlardır. Bağımsız bir dünya, sadece kendisi için bir yer. İnsanın en basit hâliyle var olduğu bir yer mutlaka vardır. Belki kazara, belki de şanssızlık nedeniyle, insan ait olmadığı bir yerde doğar. Ve üçüncü yer, son nefesini verdiği, ağırbaşlılıktan, onurluluktan uzak bir yer. Hiçbirimizin hayatında, en önemli anlar ve o anların önemli yerlerinin hiçbirinde, insan kitlelerin parçası olmamıştır. Aksine, var olan, değişen ve yok olan bir birey olmuştur. Bu gerçeği ne çevresi, ne de kendisi değiştirebilir. Bu yerlerin hiçbirinde, kimse kaderini değiştiremez. Ne Tanrı, ne de kitleler. Hatta işçi sınıfı bile, devrim bile. Sonuçta insan yalnızdır, çok yalnız. Ölüm anı geldiğinde bunu anlar, öleceği zaman, yalnız olduğunu anlar